Evde beslenen köpek alerjilerden koruyor
Köpek beslenen evdeki küçük çocukların solunum yolları alerjisine yakalanma riskinin diğer çocuklara göre az olabileceği açıklandı. Alman araştırmacılar, yaklaşık 9 bin çocuğu doğumlarından 6 yaşına kadar izledi. Araştırmalar sonucunda; evde köpek besleyen ailelerin çocuklarının astım, egzama ve alerjik rinit gibi hastalıklara yakalanma ihtimalinin daha düşük olduğu görüldü.
Durmadan miyavlayan bir kedi, sahibi nereye gitse yanından ayrılmayan bir köpek, fanusunda bir o yana bir bu yana durmadan giden rengarenk bir balık ya da durmadan değişik sesler çıkararak öten bir kuş; hangimiz bu evcil dostlara karşı duyarsız kalabilir.
Hele daha hayatı yeni tanımaya çalışan çocuklar için evcil hayvanlar büyük ilgi odağı olur.
Hayvanlar, çocuğun kendisinden ya da anne ve babasından son derece farklı bir biçimde yürüdükleri ve ‘konuştukları’ için, çocukları deyim yerindeyse büyülerler.
Evde bir hayvan beslemek çocuğun kendini sorumlu hissetmesine ve kendisiyle konuşulacak özel bir ‘dost’ edinmesine yardımcı olur.
Çocukların hayvanlardan öğreneceği çok önemli şeyler olduğunu vurgulayan psikologlar evde bir hayvanla güçlü bir iletişim kuran çocuğun ileri yıllarda arkadaşlarına, yaşlılara ve hayvanlara olumlu davranışlar sergilediğini belirtiyor.
Özellikle sık sık öfke patlamaları yaşayan, mızmızlık yapan çocukların bu davranışları evde beslenen bir hayvanla en az düzeye indirilebiliyor.
Araştırmalar ayrıca çocukla evdeki kedi yada köpek arasında kurulan iletişim sayesinde öğrenme ve dil becerisi geliştiğini gösteriyor. Uzmanlar evde hayvan besleyen çocukların okulda daha başarılı olduğuna, kişisel güvenin ve özsaygının daha gelişmiş olduğuna dikkat çekiyor.
Koruyucu Köpek Mi? Rengarenk Baliklar Mı?
Anne baba eve bir hayvan almaya karar verdiklerinde kendi yaşam biçimlerini gözden geçirerek besleyecekleri evcil hayvana karar vermelilerdir. Aileye, evin büyüklüğüne ve çocukların yaşına en uygun hayvan seçilmelidir.
Pek çok aile sadık ve hareketli olmalarından dolayı köpek beslemeyi tercih ederler.
Ev hayvanları çocukların en iyi dostlarıdır ama çocuğun sağlıklı bir gelişim göstermesi için en azından dört yaşına kadar hayvanlarla yalnız kalmamasına dikkat edilmelidir.
Köpekler evcil hayvanlar arasında en sadık olanlarıdır. Köpekler özellikle çocuklara karşı koruyucu duygular besler. Aileler eve bir köpek alıp beslemeden önce, bu sevimli hayvanla hayatı paylaşmak gerektiğini iyi bilmelidir.
Köpekler kendilerini aile bireyi olarak görür ve ailenin de öyle görmesini ister. Aile fertlerinin kendine karşı beslediği duyguları çok iyi hisseder ve ona göre davranır. Diğer evcil hayvanların aksine köpek sahibi olmak büyük sorumluluk gerektirir. Düzenli olarak veteriner kontrolüne götürülmeli, aşıları ihmal edilmemelidir. Bütün gün evde olan köpekler için sabah ve akşam yürüyüşleri çok önemlidir.
Eve bir hayvan almaya karar verdiğinde anne babalar evdeki çocuğuda buna hazırlamalıdır. Çocuklar zaman zaman bilmeyerek de olsa hayvanlara eziyet edebilirler. Kuyruğu yada tüyleri çekilen bir hayvan bundan hoşlanmayabilir ve zararlı bir davranışta bulunabilir. Çocuğa hayvanı korkutmadan ve sıkmadan nasıl davranması gerektiği öğretilmelidir. En önemlisi ev hayvanına karşı çocuk saygılı olmayı bilmelidir.
Bakım,Sağlık Ve Koruma
Ev hayvanları beslemek ve sevmek için harika yaratıklardır ama hastalık kapmak da bir o kadar kolaydır. Özellikle küçük çocukların olduğu ailelerde bazı tehlikeler olabilir.
Bu yüzden bazı sağlık koruma önlemlerini almakta fayda vardır. Gerek çocuğu gerekse tüm aileyi bundan korumak için hayvanların temiz tutulması çok önemlidir. Köpeklerin aşıları mutlaka yaptırılmalıdır. Çocuğun güvenliği için hayvanlardan gelecek tehlikeler ve bunların çözümü anne baba tarafından bilinmelidir. Çocukla girdikleri her etkileşim kontrol altında tutulmalıdır.
Küçük Dostlara İlk Yardim
Ev kazaları bizim için olduğu kadar bizimle aynı ortamı paylaşan evcil dostlarımız için de geçerlidir. Evde beslenen hayvanının hayatı tehlikeye girdiğinde ilk yardım uygulamayı bilmek gerekir. Bunun için öncelikli olarak hayvanlar için de bir ilk yardım çantası bulundurulmalıdır. Çantanın içinde gazlı bez, merhem, cımbız ve resimli bir ilk yardım kitabı bulunmalıdır. Hayvanlar için de ağız kapalı burundan tenefüs yöntemi öğrenilmelidir. Hayvanlara insanların kullandığı ilaçlar kesinlikle verilmemeli, veterinerin numarası el altında bulundurulmalıdır. Herzaman en kötüsüne hazırlıklı ve soğukkanlı olunmalıdır.
Evcil hayvanlarda en sık rastlanan olayların başını araba kazaları çeker. Böyle bir durumda ilk olarak nefese bakılmalı, nefes yoksa ağız kapalı burun tenefüsü yapılmalıdır. Kan varsa yaralar sarılmalı, kalp atmıyorsa ritmik kalp masajı uygulanmalı, dili mavileşmiş ya da beyazlaşmışsa battaniyeye sarılıp hemen veterinere götürülmelidir.
Hayvanlarda rastlanan bir başka acil olayı ise böcek sokmaları oluşturur. Hayvanlar böcek sokmalarına alerjik reaksiyon gösterirler. Baygınlık, kusma, salya, aşırı tırmalama, ağız şişkinliği görülebilir. Bunlar yoksa, böcek iğnesini bir cımbızla çıkarmak ve soğuk kompres yapmak yeterlidir.
Hayvanın yabancı bir cisim yutması da sıkça rastlanan olaylardandır. Hayvanın gırtlağına yabancı bir cisim kaçmışsa onu sakinleştirmeye çalışıp hemen veterinere götürmek en iyisidir. Bilinç kaybı varsa, parmak boğaza sokulup nefes borusu açılmaya çalışılmalıdır. Hafif darbelerle göğüse vurulup, ağız kapalı burundan suni teneffüs yaptırılmalıdır.
Evcil hayvanların yaşayabileceği bir başka kaza türünü de zehirlenmeler oluşturur. Belirtileri, kusma, ishal, titreme, hızlı soluma, alışılmışın dışında ağız kokusu olabilir. Hayvan bu belirtiler görüldüğünde zaman kaybetmeden veterinere götürülmelidir.
Ev Hayvanı Ölürse
Çocuklar ölüm kavramını anlayamazlar ve evde beslediği hayvanının ölümü onları çok üzebilir. Ancak yaşam döngüsünü öğrenmeleri duygusal gelişimlerini hızlandırır. Böyle bir durumda;
• Çocuğun kederlenmesine ve ağlamasına izin verilmeli, ölen hayvan konusunda onunla konuşulmalıdır.
• Olanak varsa ölen hayvan için küçük bir gömme töreni yapılabilir.
• Çocukların belleklerinin güçlü olduğu unutulmamalıdır. Duygularını dile getirmesine, içini dökmesine olanak verilirse acısını daha çabuk unutacaktır.
Bir evcil hayvan gerçekten de en iyi dostlarınızdan biri olabilir.
Çok yorucu bir gün sonrası, evinize geldiğinde sizi bekleyen gerçek bir dost ve en iyi sırdaşınızın sizi karşılarken duyduğunuz haz gerçekten çok büyüktür. Önyargılarınızdan kurtulma vakti geldi, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki evcil hayvan beslemek sağlığa çok yararlıdır.
Son yıllarda yapılan bazı araştırmalarda, evcil hayvan beslemenin sağlığa inanılmaz faydaları olduğu ortaya konarak, kanıtlanmaktadır. Düşük kan basıncından daha az strese ve güçlü bağışıklık sistemine kadar iyileştirici noktaları çoktur. Ve elbette kim ne derse desin, sosyal ilişkilerinizi güçlendirmekte en iyi etkiyi gösterirler!
Eskilerde şöyle bir inanış vardı ki; eğer evinizde hayvan besliyorsanız, çocuklarınız büyük ihtimalle alerjiye daha duyarlı olurlar. Wisconsin Madison Üniversitesi doktorlarından James E.Gern konuyla ilgili olarak, son zamanlarda yapılan birden fazla araştırmanın bu eski inanışı yıktığı ve evlerinde evcil hayvan ile birlikte büyüyen çocukların alerji ve astım risklerinin çok daha az olduğunu gösterdiğini söylüyor.
Dr.Gern yaptığı bir araştırmada, doğumdan hemen sonra aldığı kan örneklerini, bebekler 1 yaşına geldiğinde karşılaştırdı. Bu araştırmada, evde yaşayan hayvanların alerjik reaksiyon, bağışıklık sisteminde değişiklik ve bakterilere karşı olan reaksiyonları analiz edildi. Eğer evde bir köpek yaşıyorsa, yeni doğanların, evde köpek yaşamayan bebeklere göre %25 oranında daha az alerji riski olduğu ortaya kondu. Bununla beraber bu bebeklerde egzema, kızarıklıklar ve çeşitli cilt sorunları riski de daha az olarak açıklandı. Bağışıklık sistemlerinin ise daha güçlü olduğu da araştırma sonuçlarına eklendi.
Yaşlılar İçin Köpeklerin Dostluğu Önemli Yapılan araştırmalarda, özellikle Alzheimer hastalarının evlerinde evcil hayvan bulunuyorsa, endişeli ruh hali ve anksiyete sorunlarından daha az etkilendikleri ortaya çıkıyor. California Üniversitesi Davis Veteriner Bölümü profesörlerinden Lynette Hart konuyla ilgili, yaşlıların bir evcil hayvan beslemeleri, onlarla oynamaları ve ilgi göstermelerinin kendilerini çok mutlu ettiğini ve hayata daha sıkı sarıldıklarını belirtiyor. Bu noktada yaşlıların, köpeklerden daha az ilgi ve bakıma ihtiyaç duyabilen kediler ile daha kolay iletişim kurabilecekleri belirtiliyor.
Bir köpeği gezintiye çıkarmak bile, bunu yapabilecek durumda olan yaşlı insanlar için mükemmel bir egzersiz olarak kabul ediliyor. Egzersiz yaparken arkadaş desteğinin ne kadar önemli olduğunu daha önceden sizlere belirtmiştik, bu noktada ikisi bir arada yarar sağlamış oluyor.
Yeni İlişkilere Açılan Kapı Evet bu hep söylenir, her zaman karikatürlere bile konu olur, ama gerçektir. Örnek olarak bir köpek sizin yeni insanlarla tanışmanızı çok kolaylaştırır. Doğal bir sosyal iletişim köprünüz olur.
Özellikle sosyal izolasyonlar yaşayanlar ve utangaç kişiler için büyük önem taşımaktadır. Atlanta Emory Üniversitesinden Prof.Dr. Nadine Kaslow konuyla ilgili olarak , bu tarz sosyal iletişimler bazen başladığı gibi bitse de, bir gün hayatınızın en önemli ilişkisine açılabilecek bir kapı olabileceğini belirtiyor.
Stres altındaki insanlarda, zararlı kimyasalardan kabul ettiğimiz kortizol ve norepinefrin salgılamasının daha fazla olduğu bilinmekte…Bu hormonlar Kan basıncı, heyecan, uyku ve ruh halinin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Texas Üniversitesinden Prof.Dr.Blair Justice bu konuda ilginç açıklamalarda bulunuyor. Dr.Blair, kedi ve köpeklerle hareketli oyun oynayayanların kortizol ve norepinefrin hormonları değil de, bizi mutlu eden ve sakinleştiren uyarıcılardan olan serotonin ve dopamin hormonları salgılarının arttığını belirtiyor. Fiziksel egzersiz yaparken mutlu olmak çok kolay değil, fakat köpeğinizi koştururken siz de ona ayak uydurursanız, hem fiziksel hem de ruhsal yararlarını hissedeceksiniz.
Bebekler ve Köpekler
Birçok kişinin hamileliği yüzünden ya da çocukları olduğu için kedisini terk etmesinin nedeni kedi-köpek tüyünün kist yaptığı inancıdır
Pek çok kişi, hayvanlardan kaçınır. Ya tüyü kist yapar, hamilelikte düşüğe sebep olur düşüncesiyle, ya da ısırır, zarar verir korkusuyla. Bu yanlış inanışlar, gerçek bir bilgi ve bilinç eksiği nedeniyle gelişmiştir. Bu yanlışlar da maalesef pek çok hayvanın önce sahiplenilip, daha sonra sokağa bırakılmasına neden olmuştur.
Bu yanlış inanışların bazılarını bilimsel açıdan değerlendirmekte fayda var.
Kedi köpeğin tüyü asla kist yapmaz. Onların tüylerinin, biz insanların saçlarından hiçbir farkı yoktur.
Kedi veya köpeklerle birlikte olduğumuzda elbette üzerimize tüy gelir. Günlük belli bir miktar tüy dökümü normaldir. Herhangi bir nedenle bu tüy yutulursa değişmeden bağırsaklar aracılığıyla atılır. Tüy boyutundaki yabancı bir cismin mide tarafından kan damarları aracılığıyla emilmesi imkansızdır. Solunum yoluna girdiğinde ise hapşırık, kaşıntı gibi etkilerle dışarı atılır. Kiste neden olan tüy değil, bir tür iç parazittir (echinococus) .
Çiğ et yemeyen köpeklerde asla bulunmaz. Parazit, kontrolsüz çiftlik hayvanlarında bulunur. Ve bu eti çiğ olarak yiyen kedi, köpeklere bulaşır. Kedi yada köpeğe enfekte olan hayvan, parazit yumurtalarını dönem dönem toprağa bırakır. Bu topraklarda yetişen sebzeler aracılığıyla (örneğin marul)evlere taşınır. Kontrolsüz sularla sulanan tarım ürünleri de bulaştırabilir.Bu sebzelerle bulaşması ihtimali parazit bulaşmış kedi yada köpekten bulaşma olasılığından çok daha fazladır.
Beslenilen evcilde parazit yoksa kontrolsüz çiğ et yemiyorsa “echinococus” diye bir sorunu olmaz
Kediler, hamilelikte düşüğe sebep olmaz.
Hamilelik öncesi toxoplasması pozitif çıkan biri, bağışıklığı kazanmış demektir ve asla korkmaması gerekir. Ama negatif ise toxoplasma antikoru, o zaman daha temkinli ve dikkatli davranmak durumundadır.
Kedi bulunan evlerde, her şey çok güzel giderken, evin sahibi, annesi, birden hamile kalıverir ve ilk iş, ya etraftan söylenenler ya da hayvan sevmeyen ve bazı bilimsel gerçekleri biraz göz ardı ediveren doktoru nedeniyle kedisinden vazgeçer. Sebep? Toxoplasma gondii adı verilen bir protozoon (parazit) dur. Fakat bu insanlar, hamile kalan bayana ilk iş olarak çiğ et yememesi, çiğ ete dokunmaması gerektiğini nedense söylemezler. Evet, daha öncesinde, yani hamilelik öncesinde Toxoplasma yönünden negatif olan bir bayanın, hamileliği sırasında bazı noktalara çok dikkat etmesi gerekir. Çiğ et ve ürünleri yememenin, dokunmamanın yanısıra, daha önce bahsedilen, yapraklı sebze ve meyvelere de çok dikkat etmelidir. Evde kedisi varsa, o (kediyle ilgili yapılması gerekenler) aslında işin belki de en kolay kısmı…
Sadece kedisinin dışkısını günlük olarak uzaklaştıracak ve bu işi yaparken eldiven kullanacak. Kedisinin tüm kontrolleri yapılmışsa ve kedisi çiğ et yemiyorsa, hiç ama hiç korkulacak bir durum bulunmamaktadır.
Aslında, korktuğumuz ve sağlığımızı tehdit ettiğini sandığımız kedi ve köpeğimizin, bizden çok daha sağlıklı ve çok daha kontrollü olduğunu acaba hiç düşündük mü?
Hangimiz rutin olarak parazit muayenesi yaptırıyoruz? Pek çok insan salam, sucuk, sosis, çiğ köfte yer ve herhangi bir antiparaziter tedavi veya rutin kontrol yaptırmak aklına dahi gelmez…
İnsanlar, dışarıdaki risk faktörleriyle sürekli iç içedir.
Aslında, evimizdeki kedi köpeğimizin bize değil, bizim onlara tehlike taşıdığımızı biliyor muydunuz?
Örneğin, Entamoeba histolytica adında bir protozoon (amipli dizanteri etkeni), insan ve maymun gibi pek çok canlıda enfeksiyon oluştururken, köpeklere de bu enfeksiyon insanlardan bulaşabilmektedir. Ama enfekte olan köpeğin, insana bulaştırabilmesi söz konusu değildir.
İnsanın enfeksiyonu nasıl mı olur? (bu protozoonun bulaşması, dışkıyla atılan kistleriyle olmaktadır)
İyi yıkanmadan yenen sebze ve meyvelerle bu kistleri ağız yoluyla alabiliriz, enfekte olan kişinin dışkısının bulaştığı her şeyle, enfeksiyon yayılabilir. Buna, iyi yapılmayan tuvalet temizliği de dahildir!!!
0 yorum:
Yorum Gönder